Yıl 1994

1994`te Azerbaycan durumu kontrol altına almak maksadıyla, Omar dağ geçidinden Araks Nehri havzasına kadarolan bölgede, askeri harekat başlattı. Gerçi onlar ağır kayıplar verdiler, ama gayretleri sonuçsuz kaldı. Şubat ayının başlarında Ermeni güçleri Azerilerin Omar dağ geçidindeki mevzilerini imha ettiler, 18 Nisanda, Omar dağ geçidi de buna dahil olmak üzere, cephe hattının kuzeyini ele geçirip, o bölgeyi tamamen kontrolleri altına aldılar. Böylece Kelbacar (Karvaçar ) bölgesi DKC`nin hakimiyetine geçti. 

Şubat ayının sonlarında Mart`ın başında çatışmalar cephenin güney-doğusunda şiddetlendi. Zırhlı araç, havan topu ve hava kuvvetleri desteğindeki Azeri birlikleri Karabağ savunmasını yarıp, Fizuliye doğru ilerleme denemesinde bulundular. Ancak sonuçta Ermeni güçleri kendi mevzilerini korumayı başardılar ve birkaç noktadan da karşı saldırıya geçtiler. 10 Nisanda cephenin kuzey-doğu mevzilerinden düzenledikleri karşı saldrılar neticesinde DKC silahlı kuvvetleri Gülistan-Taliş yönünde son derece önemli stratejik mevzileri ele geçirdiler.

Nisanın ortalarında DKC Savunma Ordusu Ermeni Taliş, Çinlu, Matağis ve Leonarkh köylerini Azeri işgalinden kurtardı. Ermeni güçleri Güney yönünde de başarılar elde ettiler ve Ağdam-Berde karayolunu kontrol altına aldılar. Çatışmalar sırasında Ermeni güçlerinin müthiş direnişiyle karşılaşınca Azerbaycan, ağır kayıplar vererek, kendilerinin başlattığı saldırıyı durdurmak suretiyle, birkaç kez mecburen ateşkes ricasında bulunmuştu.

 Ancak her seferinde ateşkes konusunda varılan mutabakı da Azerbaycan tarafı ihlal etmekteydi, çünki savaşı bitirmek gibi bir hedefi yoktu, sadece dağılmış askeri birliklerini toparlamak için zaman kazanmaya çalışıyordu. Bununla beraber 19 Eylül 1992`de Soçi`de yapılan Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya savunma bakanlarının buluşmasında, bakanlar V. Sarksyan ve R. Gaziyev, Azerbaycan Cumhuriyeti ile 25 Eylülde Ermenistan ve Dağlık Karabağ sınırları boyunca yürürlükte olacak ateşkes anlaşmasını imzaladılar. 

Fotograflar, Martin Şahbazyan`ın

23 Temmuz 1993`te Ağdam`ın kaybı üzerine yine Azerbaycan tarafının ricasıyla Öz Savunma Komitesi Başkanı S. Sargsyan ile Azerbaycan Savunma Bakanı Vekili S. Abiyev arasında imzalanan ateşkes de, 5 Ağustos`ta Azerbaycanlılarca, onların saldırıya geçmeleri nedeniyle, ihlal edilmişti. 1993 yılının 31 Ağustosunda DK Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyetinin imzaladığı geçici ateşkes sadece 60 gün yürürlükte kalmış, daha sonra 5 Ekime kadar uzatılmıştı.

Ateşkesin yürürlükte kalması tamamen Azerbaycana bağlıydı, bunu yaptığı ihlaller göstermektedir, çünki ne zaman başı şıkışacak olsa, ateşkes rica ediyor ve buna sadece geriğini duyduğu müddetçe sadık kalıyordu. Örneğin 1993`ün Ağustosunda Azerbaycanlıların isteğiyle imzalanan ateşkes 4 kez uzatılmış, ama yürürlükte ancak 31 Ağustostan 21 Ekime kadar kalabilmişti, o da 3 Ekimdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak olan Heydar Aliyev`in seçimi kazanmak maksadıyla hiç olmazsa geçici sükunete ihtiyaç duyması ve devletin olanaklarını elinde bulundurabilmesi için. 

Gerçi Karabağ`ın kendisine karşı sürekli savaş açan bir ülkede politik süreçlerin istikrara kavuşmasına katkıda bulunmak gibi bir niyeti olamazdı, ama savaşsız geçen her gün yine de önemliydi. Başka bir dikkate şayan konu da Azerbaycanın içine düştüğü durumla yüzleştiğinde, Karabağ ile doğrudan ilişkiye girmekten kaçınmamasıydı, gerçi ileride bu yaklaşımından vazgeçmiş olsa da. Azerbaycanlılar sadece 1993 yılında 10 defa Karabağ`a müracaat etmiş ve askeri faaliyetlerin durdurulmasına dair mutabakata varmıştı.

Ancak 1994`te durum çok daha karmaşık hal aldı. Azerbaycanın uğratıldığı yenilgiler onu Rusya Federasyonunun önerdiği ateşkesi imzalamaya zorladı. 15 Nisanda Bağımsız Devletler Topluluğu Liderler Konseyi Moskova`da bir beyanname yayınlayarak, çarpışan taraflara, anlaşmazlığın çözüme kavuşmasının en önemli koşulu olarak, çatışmaları derhal durdurması ve ateşkesi sağlaması çağrısında bulundu.

Konsey bu mahiyetteki belgeyi ilk defa kabul ediyordu ve böylesi bir belge ilk kez  Ermenistan ile Azerbaycan devlet başkanları tarafından imzalanıyordu. 6 Mayısta Kırgızistanın başkenti Bişkek`te Rusya, Kazakistan ve BDT Parlamentolararası Birliğin arabuluculuğunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ (o dönem Karen Baburyan Parlameno sözcüsü vekiliydi) ve Ermenistan parlamentoları  sözcüleri Bişkek Protokolü, diye tabir edilen ve her üç tarafa da 9 Mayıstan itibaren çatışmaları durdurma çağrısı yapan belgeyi imzaladılar. Nihayi belgeyi müteakip günlerde Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sargsyan, Azerbaycan Savunma Bakanı Mamedrafi Mamedov ve DKC Savunma Ordusu Komutanı Samvel Babayan imzaladılar, böylece ateşkes 12 Mayıstan itibaren yürürlüğe girdi. 

Ardından 15-16 Mayısta söz konusu bu üç askeri yetkili Azerbaycan ve Karabağ birliklerinin mevzilerden uzaklaşmalarına, ağır silahların çatışma alanı dışına çıkarılması ve sınırlarda tampon bölge oluşturulmasına dair belgeyi imzalamak için Moskova`da Rusya savunma bakanı Pavel Graçov ile buluştular. Ancak bu belge Bakü`nün kendi savunma bakanını ivedilikle geri çağırması nedeniyle hiç bir zaman imzalanmadı. Bu Dağlık Karabağ`da ateşkes sağlayacak ilk belgeydi, zaman aşımına da tabi değildi. Ermenistan, Azerbaycan savunma bakanları ve DKC Savunma Ordusu komutanı 26-27 Temmuzda bir belge de imzaladılar, bununla ateşkesi teyit ediyor ve anlaşmazlığın çözümüne dair siyasi karar alınıncaya kadar, yükümlüklerine sadık kalacaklarına hazır olduklarını belirtiyorlardı. 

Savaş esnasında Azerbaycan uluslararası camianın, özellikle de BM Güvenlik Konseyinin askeri faaliyetleri durdurma ve barışçıl müzakere sürecine geçme çağrısını reddetti. 

Dağlık karabağ`a (nüfusu yaklaşık 140 bindi) karşı açılan savaşta Azerbaycan (7 miliyonluk) bütün kaynaklarını kullanmış, yabancı paralı askerleri devreye sokup, yerel Ermeni halkı tamamen imha etmeyi veya yurtlarından sürmeyi amaçlamıştı. Askeri faaliyetler neticesinde Azerbaycan, düşündüğü gibi Şahumyan bölgesinin tamamını, Dağlık Karabağın Martakert ve Martuni bölgelerinin doğu kısımlarını işgal etmeyi başaramadı. Aynı zamanda izlediği saldırgan politikadan dolayı, Dağlık Karabağ sınırında kendisine ait olan bazı toprakları da kaybetti. DAC Savunma Ordusunun kontrolüne geçen bu topraklar, Dağlık Karabağ sivil yerleşim birimlerinin Azeri güçlerinin tehditlerinden koruması için, ileride ülke sınırlarında güvenli tampon bölgelerin oluşturulmasına imkan tanıdılar. 

Her ne kadar ateşkes 1994 yılında imzalanmış olsa da, anlaşmazlığın siyasi çözümü hala sağlanmış değil, zira Azerbaycan ateşkesi sürekli ihlal etmiş, masum siviller ile askerleri öldürmekten hiç bir zaman geri durmamıştır. Ayrıca Azerbaycan öne sürdüğü koşulların yerine getirilmemesi durumunda, devamlı geniş çaplı savaşı yeniden başlatma tehditlerinde bulunmaktadır.

Böylesi bir savaş girişimi 2016 yılında olmuştu, ancak Azerbaycan yine istediğini elde edemedi. Bu ve 2020 yılındaki geniş çaplı savaş ile işgalin ayrıntılarılarına bir sonraki bölümlerde değineceğiz.

Anlaşmazlığın çözüm müzakereleri 2020`deki savaşa kadar AGİT Mins Grubu eş başkanları Rusya, ABD ve Fransa`nın denetiminde yürütülmekteydi. Eş başkanların yapmış oldukları farklı çözüm önerileri, defalarca Azerbaycan tarafından reddedildi. Yerevan ve Karabağ`daki Ermeni liderler, soruna sadece barışçıl yollarla, müzakere masasında çözüm bulunabileceğinin ifade etmişlerdir. Ancak nihayi çözümün neler getireceğine bakmaksızın, Artsakh bağımsızlığından asla taviz vermeyecek, Ermenistan ile bağlarını hiçbir zaman koparmayacak ve güvenlik garantilerinden ise vaz geçmeyecektir. Her ne kadar 2020 yılındaki savaş ve buna müteakip olumsuz gelişmeler, bu ilkelerden birçoğunu sorunlu hale getirmiş de olsa.