Şuşi
İşgal edildi, tahrip edildi ve yağmalandı. Kentin Ermeni kimliğini çarpıtmak ve ortadan kaldırmak yönünde çalışmalar devam ediyor.
Askeri tarihi, mimarisi, manevi-kültürel ve eğitim hayatıyla ünlü Ermeni şehirlerinden biri olan Şuşi, başkent Stepanakert’e sadece 11 km. uzaklıkta ve deniz seviyesinden 1238-1533 metre yükseklikte bulunmaktadır.
Yuvarlak kuleli ünlü Şuşi kalesi surlarının bir kısmı. Kalenin dört ana kapısı vardı. | Arka planda askeri komutan Avan'ın daha küçük ikametgâhı. |
Şuşi’nin farklı yerlerinden Stepanakert’e farklı manzaralar açılmaktadır. Azerbaycanlılar bu coğrafi avantajı Ermenilerin egemenlik hakkı iddia edememesi için nüfusu öldürmek veya uzaklaştırmak amacıyla başkenti sürekli ağır topçu bombardımanına tutmak için kullandı. |
Şuşi, özellikle 19. yüzyılda, kentin yeniden doğup ilerlediği dönemde zenginleşti. Bir ipek fabrikası, dört tabakhane, üç deri boyama atölyesi, dört matbaa, beş kervansaray, şifahane ve yüzseksenbeş envai türde dükkânı vardı. 19. yüzyılın ortalarında nüfusu, ticari ve endüstriyel hasılat ve kültürel hareketlilik açısından Güney Kafkasya’nın dördüncü kentiydi. Kent o kadar zengindi ki 18 km.den tüm kente su taşıyan su dağıtım hattının inşaasını zengin bir Ermeni tüccar olan T. Tumiryants’ın maddi himayesinde gerçekleştirilmişti.
Surb Amenaprkiç (Kutsal Kurtuluş) Ghazanchetsots Kilisesi
19. yüzyılda inşa edilen Surb Amenaprkiç (Kutsal Kurtuluş) Ghazanchetsots Kilisesi. Şuşi’nin kurtuluşundan sonra, Azerbaycanlılar tarafından yapısal hasara uğratıldığı ve Stepanakert saldırılarında kullanılan roket ve bombalar için bir depo haline getirildiğinden onarıma ihtiyacı vardı. Ne yazık ki, Azerbaycanlılar savaş sırasında kasıtlı olarak burayı hedef aldılar ve şehri ele geçirdikten sonra dış görünümünü bozmak üzere işe koyuldular.
Ghazanchetsots 2020 yılında Türk-Azeri agresyası esnasında yüksek hassasiyetli füzelerle vurulduktan sonra. Burada aralarında yabancıların da bulunduğu çok sayıda sivil yaralandı. Davit Ghahramanyan tarafından bombalamanın ardından çekilen fotoğraflar. |
Kanach Zham
Yeşil Kilise
Surb Hovhannes Mkrtiç (Aziz Vaftizci Yahya) Kilisesi, Yeşil Kilise olarak bilinir.
1847 yılında inşa edilmiş ve Ghazanchetsots ile birlikte Şuşi’de zamanın keşmekeşine direnen iki kiliseden biri olmuştur.
Azerbaycanlıların servis ettiği fotoğraflarda bile, kilisenin savaştan sonra ayakta olduğu ancak kısa bir süre sonra kasıtlı olarak tahrip edildiği görülüyor. Fotoğraflar, Ermeni Mimarisi Araştırmaları Fonu direktörü Raffi Kortoshyan tarafından tahsis edilmiştir. |
20. yüzyılın başında 30.000 nüfuslu Şuşi, Güney Kafkasya’nın en büyük kentlerinden biriydi.
1905 yılında Tatarlar ve Ermeniler arasında meydana gelen çatışmalar sonucunda şehrin en güzel mevkii olan Ermeni ticaret mahallesi tahrip oldu. Türk birlikleri Eylül 1918’de Şuşi’yi işgal etti, ancak neyse ki Türkiye I. Dünya Savaşında yenilince geri çekildi. Türklerin yerini alan İngilizler, namlı Ermeni düşmanı Hüsrev bey Sultanov’u Karabağ valisi olarak atadı. Sultanov, herşeye hazır (‘canbezarlar’ olarak adlandırılan) Kürt çeteleri oluşturmak üzere elinden geleni yaptı, binlerce Azerbaycan askerini getirdi, onları Ermenilerden alınan kışlarara yerleştirdi ve birçok Türk subayının kentte serbestçe hareket etmesine izin verdi. Şuşi ve çevre köylerde Ermeni katliamları ilk kez 5 Haziran 1919’da tertiplendi, Ermenilerin imhasına yönelik önceden hazırlanmış plan 22-23 Mart gecesi tam olarak işleme kondu. Kentteki 35.000 Ermeni sakinin büyük çoğunluğu Azerbaycanlı Musavatçılar ve Türkler tarafından öldürüldü, kentin Ermeni mahalleleri yağmalandı, yakıldı ve tahrip edildi.
Gohar Ağa veya Yukarı Camii’nin tadilatı IDeA Fonu ve Artsakh Hükümeti tarafından 2019 yılında tamamlandı. |
The Upper or Gohar Agha Mosque in Shushi after its renovation by the IDeA Foundation and the authorities of the Republic of Artsakh in 2019. |
Mart 1921’de Bolşevik Parti, Karabağ’ı Azerbaycan’a ilhak etmeye karar vererek, yalnızca Karabağ halkının insan haklarını değil, aynı zamanda kendi usul kurallarını da ihlal etti. 1923’te Dağlık Karabağ Otonom Bölgesi (DKOB) oluşturulduğunda, Azerbaycan hükümeti başkenti Şuşi’den Azerbaycanlıların Hankendi dediği, ancak o zaman Stepanakert olarak yeniden adlandırılan tarihi Ermeni kasabası Vararak’a taşıdı. Şuşi’de hayat daha da kötüye gitti. 1960’larda Azerbaycan hükümeti, esas amacı eski Ermeni mahalleleri yıkıntıları üzerine inşaat yapmak ve tüm Ermeni izlerini örtmek olan sözde bir yeniden imar programı başlattı.
1988’de Şuşi bir Azerbaycan kalesine dönüştürüldü ve burada kalmış olan 2.000 Ermeni zorla çıkarıldı. Ermeni anıtları tağyir edildi, yağmalandı, yıkıldı; Ermeni dini mimarisinin tüm bölgedeki en iyi örneklerinden biri olan Ghazanchetsots Surb Amenaprkiç Kilisesi cephane deposuna, Şuşi ise, Stepanakert’i bombardımana tutan kusursuz bir ateş noktasına dönüştü.
Şuşi bir plato üzerine kurulmuş olup, etrafı 6-8 metre yüksekliğinde surlarla çevrili idi, bunlar başlangıçta 1720’lerde inşa edilmiş, ardından 1850’lerde yeniden inşa edilmiştir. Kuzey surlarının bir kısmı ve kule korunmuştuur. Şuşi’nin ilk master planı 1820’lerde Rus askeri mühendisleri tarafından hazırlanmış ve 1837, 1844 ve 1855’te revize edilmiştir. Ermeni mahallesi şehrin yüksek kesimini kaplamaktaydı ve her birinin kendi merkezi bölümü ve kilisesi olan birkaç mahalleden oluşuyordu. Artsakh’taki Ermeni mimarisine özgü iki veya üç katlı taş evler özel sanatsal değere sahipti. Kesme taş kireçtaşı ile inşa edilmiş beş kiliseden sadece ikisi Yeşil Kilise olarak da bilinen Surb Hovhannes Mkrtiç (Aziz Vaftizci Yahya, 1847) ve Şuşi’nin kurtuluşundan 2020 yılına dek Artsakh Diyakozluğu merkezi olan Surb Amenaprkiç Ghazanchetsots (Kutsal Kurtuluş) ana katedrali (1887) korunabilmiştir. SSCB yıllarında, bunlar Artsakh’ın diğer kiliseleri gibi kapatılmış ve ancak Artsakh’ın bağımsızlığının yeniden tesisi sonrasında kapılarını tekrar açmıştır.
Ne yazık ki Azerbaycan işgal güçleri 2020 yılında Şuşi’ye girdikten hemen sonra Surb Hovhannes Mkrtiç (Aziz Vaftizci Yahya) Kilisesini havaya uçurdular. Ghazanchetsots savaş sırasında kasıtlı olarak iki kez vuruldu ve o zamandan beri Azerbaycanlılar onun Ermeni karakterini bozma yönünde ‘yeniden inşa’ çalışmalarına başladılar.
Şuşi’nin eski şark tarzındaki hamamı, kentin düşüşünden önce de çalışıyordu ve asırlık tonozlu çatıları altında, eski ve yeni usül dinlenmenin bir karışımını temsil ediyordu. |
Şuşi, Ermeni kültürel yaşamının önemli bir merkeziydi. 1827-1837 yıllarında Şuşi’de Ermeni Basil (Fesleğen) Kutsal Kitap Cemiyeti Koleji faaliyet gösterirken, 1880 yılında M. Hakobyan matbaası açılmıştır. Aralarında 1864-1871 ve 1874-1879’da «Haykakan Ashkharh» (Ermeni Dünyası), «Knar Khosnak» (Sözcü) (1881), 1881-1884’de «Gorts» (İş), 1895’te «Azgagragan Handes» (Etnografya Mecmuası) (I. cilt), 1911-1912’de «Gharabagh», 1914-1917’de «Paykar» (Mücadele), 1915-1917’de «Paylak» (Parıldayan), 1916’da «Tsiatsan» (Gökkuşağı), 1917-1919’da «Aparaj» (Kaya) da olmak üzere farklı zamanlarda yirmiye yakın süreli yayın yayınlandı. 1848 yılında öğrencilerin çabalarıyla başlayan tiyatro yaşamına yavaş yavaş profesyonel oyuncular da dahil oldular. Davet edilen profesyonel tiyatrocular (örneğin 1882 yılında ünlü Bedros Atamyan) da burada konuşmalar yaptılar. Khandamiryan’ın adını taşıyan tiyatro 1891 yılında faaliyete geçmiştir. Şuşi’de birçok ünlü Ermeni yazar, heykeltraş, tarihçi, general ve devlet adamı yaşamıştır.
2020 yılında Azerbaycan saldırısı sırasında yeni açılan Şuşi Sanat ve Gençlik Merkezi de kasıtlı olarak hedef alındı. Davit Ghahramanyan' ın fotoğraflar. |