Azeri Saldırganlığı: 1991-1994 Yıllarındaki Savaş
Artsakhlıların kendi haklarını savunmak için ayaklanmalarindan hemen sonra, Azerbaycan hükümetinin öncelikli hedefinin sadece birkaç Ermeni köyünü veya bir iki şehri kontrol altına almak olmadığı, hele “asayişi sağlamak” gibi bir maksat hiç gütmediği anlaşılmış oldu. Azerbaycanlılar köprüleri atmak politikası izlemekteydiler, zira Ermenileri öldürmek suretiyle ülkeden kovmak, onlara ait evleri, okullları, bağ bahçeleri yok ederek, onları binlerce yıl yaşadıkları yurtlarına dönme imkanından tamamen mahrum bırakmaktı. Ermeni köylüler öz savunma birlikleri oluşturmaya, saldırıları durdurabilmek için siperler kazmaya başlayınca, Azeriler siperler üzerinden, sivilleri terörize etmek için Ermeni köylerini top atışına tuttular. Uzun menzilli toplar devreye sokuldu, böylece sınır köyü tabiri anlamını yitirdi, zira bu toplarla her köy atış menziline girmişti. Hatta Azeriler, atışlardan korunmak için ormana kaçan, orada çadır kuran veya geçici barınaklar yapan köylülerin çadır ve “evlerini” dahi yerle bir etmeyi kendilerine borç bildiklerinden, ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
Ermenilere uygulanan şiddet eylemlerini iki aşamada ele alabiliriz. Birinci aşama, Ermeni köylerindeki büyübaş hayvanların çalınması, mahusulün imhası, çeşitli binaların ateşe verilmesi, insanların kaçırılmasyla başladı. Bu eylemler Sovetler Birliği döneminde yapılmaktaydı. Gerçi SSCB geniş çaplı şiddet eylemlerine henüz izin vermese de, asayiş doğrusu oldukça bozulmuş, kontrolden çıkmaya yüz tutmuştu. Çoğu kez Moskova merkezi yönetimi, Azerbaycan hükümetiyle işbirliği yapmaktaydı. Bu aşamada köy işgal edip,onu sahiplenmek henüz Azerbaycan`ın hedefinde değildi. Onun amacı, mümkün olduğunca Ermeni katledip, Sovyet ordu birlikleri gelinceye kadar oradan ayrılmaktı. 1991`in ikinci yarısından itibaren, Sovyet birliklerinin bölgeden ayrılmaları üzerine, Ermeni köylerini top ateşi altına aldılar, böylece Artsakh-Azerbaycan sınırları savaş alanına dönüştü.
Bununla beraber 1991-94 Artsakh savaşının başlangıç tarihini belirlemek hiç de kolay olmasa gerek. Zira bu savaş herhangi bir çatışmayla veya açılan ateşle başlamış olmaktan çok, farklı yerlerde açılan düzensiz ateşlerle başladı.
Artsakh savaşının bir başka özelliği de söz konusu savaşın iki ordu arasında başlamamış olmasıdır. Ordular savaş esnasında daha oluşturulmuşlardı.
Artsakh`ın kurtuluş mücadelesini şu aşamalara ayırabiliriz:
22.02.1988 – 19.01.1990 – Bu 8 bin kişilik ayak takımının Ağdam`dan Askeran`a saldırmasıyla başlayan ve Kuzey Artsakh köylerinin saldırıyı bertaraf etmesi, buna karşılık olarak Bakü Ermenilerinin katliam ve sürgünüyle başlayan dönemdir.
30.04.1991-18.05.1992 – Bu dönem “Halka” operasyonu ile başlamış ve Ermenistan Cumhuriyeti ile Artsakh`ı karadan birbirine bağlayan Laçin koridorunun açılmasıyla son bulmuştur.
12.06.1992-20.01.1993 – Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ilçelerinden Askeran`a, Şahumyan, Martakert, Martuni ve Hadrut bölgelerine düzenlediği geniş çaplı saldırılarla başlamış, bu saldırıların Martuni`de püskürtülmesi ve savaş alanında dengenin genelde sağlanmasıyla tamamlanmıştır.
05.02.1993-01.11.1993 – Bu dönemde DKC öz savunma güçleri, geniş çaplı operasyonlarla karşı atağa kalkmış ve Horadiz`de, Kubatlı, Cebrail ve Zangelan`daki Azeri birliklerini imha etmiştir.
15.12.1993-17.05.1994 – Azerbaycan güçlerinin cephe boyunca giriştiği geniş çaplı saldırıyla başlamış olan ve (2016) 2020 yılına kadar süren bu dönem, ateşkesin imzalanmasıyla sona ermiştir.
Genel olarak birinci Artsakh savaşından bahsederken, 1991-94 yılları kastedilmektedir. Azerbaycan ülkede konuşlanmış olan SSCB 4. ordusuna ait silah ve mühimmatı ele geçiren Azerbaycan, Dağlık Karabağ`a karşı geniş çaplı operasyonlar düzenlemiş, bunlar kısa sürede tam bir savaşa dönüşmüş ve karşılıklı başarılarla 1991`in sonbaharından, Mayıs 1994`e kadar sürmüştür. Bu dönemde belirli bir süre Dağlık Karabağ topraklarının % 60`ı işgal edilmişti, başkent Stepanakert ve diğer yerleşim birimleri top atışına hedef oluyor, hava sldırılarına maruz kalıyordu.
Bu durumda Artsakh kendi silahlı kuvvetlerini oluşturmak, aynı zamanda Azeri saldırılarına karşı koymak mecburiyetinde kalmıştı. DKC`de yaşam tamamen savunmaya odaklanmıştı. Dağlık karabağ Devlet Savunma Komitesi 14 Ağustos 1992`de oluşturuldu ve ülke yönetimine el koydu. DKC savunma güçleri Mayıs 1992`de Şuşi`yi düşman işgalinden kurtararak, Laçin koridorunu açıp, Dağlık Karabağı Ermenistan`a bağlayarak, 3 yıl süren ablukayı belirli ölçüde hafifletmiş oldu.
1992`nin Haziran-Temmuz aylarında Azerbaycan Dağlık Karabağ`a ait Şahumyan bölgesinin tamamını, Martakert bölgesinin büyük bir kısmını, Martuni, Askeran ve Hadrut`u ise kısmen ele geçirmeyi başardı. Ağustos 1992`de ABD Kongresi, Azerbaycan saldırılarını kınayan bir karar tasarısıyla, Azerbaycan`a devlet tarafından verilen ekonomik yardımları kesti.
DKC öz savunma ordusu, daha önce Azerbaycan`nı işgal etmiş olduğu topraklar ile Dağlık Karabağı çevreleyen ve Ermenilere karşı atış noktaları olarak kullanılan düşman kontrolündeki
mevzileri de ele geçirdi. Güvenli kuşak oluşturmak suretiyle sivil halka yönelik dolaysız tehditleri bertaraf edip, koruma altına aldı.
5 Mayıs 1994`te uluslararası gözlemciler arabuluculuğunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ ve Ermenistan Bişkek Mutabakatını imzaladılar. Bu ateşkes son şeklini 12 Mayısta aldı ve yürürlüğe konuldu.
1992 yılında Karabağ sorununu çözmek için AGİT Minsk Grubu oluşturuldu. Bu grubun himayesinde bir müzakere süreci başlatıldı, bunun amacı Dağlık Karabağ sorununa siyasi çözüm bulmak amacıyla toplanacak olan AGİT Minsk Konferansını hazırlamaktı.