1991-94 Yıllarındaki Savaşın Sonuçları
Artsakh öyle bir ülkedir ki, kanlı savaşların girdabından geçmiş olup, bu savaşların sonuçlarını hala büyük ölçüde üzerinde taşımaktadır. 1920 yılına kadar, sıradan ziyaretçinin 1991-94 yıllarındaki savaşın Azeri saldırganlığından kaynaklanan etkilerine tanık olmasına ihtimal son derece zordu. Hükümet ve yurttaşlar köyleri, şehirleri yeniden inşa etmek, toplumun yaşam düzeyini yükseltmek için ellerinden ne geliyorsa, yapıyorlardı. Stepanakert`e gelen her ziyaretçi bu şehrin uzun süre sürekli bombardıman altında kaldığına inanmakta hakikaten zorlanıtordu. Zira ülkede ovalar bayağı ovaya, köyler de sıradan köye benzemekteydiler. Bir zamanlar her yerde raslanan mayınlar tamamen temizlenmiş, mayınlara karşı uyarı tabelaları artık kaldırılmıştı. Belki de en önemlisi, insanların geleceğe güvenle bakmaları ve doğu sınırlarından her an gelebilecek yeni bir saldırı endişesinden kurtulmuş olmalarıydı. Ancak konuya daha kapsamlı yaklaşıldığında, geçmişin öyle kolay unutulmadığını, bağımsızlık bedelinin ise çok büyük olduğunu görmenin aşikar olduğu derhal anlaşılacaktır.
Savaş insana çok şeyler anlatır ve yılların ardından gözünün önününe, ilk savaştan kalma öylesi manzaralar getirir ki, görünce şaşar kalırsınız.
Askeran bölgesinde vurulmuş bir zırhlı araçlar | Şahumyan bölgesinde vurulmuş bir zırhlı araç |
Askeran bölgesinde vurulmuş bir araç | Kilise duvarınada patlamamış bir mermi | Martuni bölgesinde mayın temizleme çalışmaları |
İlk savaşın en önemli sonuçlarından biri, belki o sırada Dağlık Karabağda birçok bölgenin Azerbaycan tarafından kontol edilmesiydi. Şahumyan bölgesinde 29 yerleşim birimi, bir o kadar da Martuni ve Martakert bölgelerinde Azerbaycan`ın kontrolünde kalmaya devam ediyordu. Bu bölgelerin ahalisi ya katledilmiş, ya da sürülmüştü, bir kısmı da hala kayıp. Sağ kalanların mal varıkları yağmalanmış, evleri ise yerle bir edilmişti. 1991-94 savaşı sonrasında yaklaşık 7 bin asker ve sivil kayıptır ve her ne kadar bunların Azerbaycanda tutuklu olduklarına dair söylentiler ayyuka çıkmış olsa da, Azeri yönetimi bu gerçeği sürekli yalanlamaktadır.
Savaş sonrasında, hatta 2020`deki çatışmalara kadar birçokları keskin nişancıların kurbanı olmuştur, Azerbaycanlılar hem ordu birliklerine, hem de sivillere ateş açıyorlardı. Çeşitli ülke ve uluslararsı kuruluşların, aynı zamanda müzakere sürecini yürüten arabulucu devletlerin çağrılarına rağmen, Azerbaycan keskin nişancıları, taraflar arasında güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunmak için de olsa, iletişim hattı dışına çekmeye yanaşmamıştır. Bu da yetmiyormuş gibi Azeriler bir de kalkıp, alenen savaşın daha bitmediğini, dolayısıyla ateş etmeyi sürdüreceklerini belirtmekteler.
Gülistan köyünün harabeleri
Bu köy çoktandır Ermenilere kapalıdır. Fotograf çekimleri DKC Savunma Ordusunun izni ve desteğiyle, güvenlik kurallarına sadık kalarak, uzaktan kayıt objektifiyle yapılmıştır.
Gülistan köyü Şahumyan bölgesi merkezine 10 km. uzaklıkta olup, İnca Irmağının sol kıyısında bulunmatadır. Gülistan zamanında meliklerinin merkezi olmuştur, 15. asıdan kalma Gülistan Kalesinin uzaklığı ise 3 km. kadar. 1992 yazından beri bu köy Azeri işgali altındadır. Saldırılarda ahali boşaltırılırken, köyde 22 kişi öldürülmüştür. 20. Asrın ortalarına kadar bu köyde yaşayan Melik-Beglaryan ailesi Gülistanın yöneticileri olmuşlardır. “Eski Kutsal Kitap”, diye bilinen ve yöre halkı arasında kutsallığına inanılan tarihi Kutsal Kitap, onlar tarafından muhafaza edilmiştir. Azeri yetkililer Kutsal Kitaptan haberdar olup, 1938`de Kitabı gaspederler. Melik-Beglaryanlar Matta İncilini mucize eseri kurtarmayı başarır, kuytu mağaralarda, yerin altına gizlerler. Gerçi Kitap korunsa da nem ve mantar hastalığından dolayı ciddi hasar görmüştür.
Mülteciler ve iç göçe tabi olanlar
Mültecilere ve iç göçe tabi olanların varlığı, askeri harekatların en acı sonuçlarındandır. Savaşa katılanlardan hiç biri, ne Karabağ, ne Azerbaycan bu gelişmelerden etkilenmemiş olamazlar ve bu olumsuzluklardan sınırın her iki tarafındaki insanlar kendilerine düşen payı belirli ölçüde almışlardır.
Dağlık Karabağ
Bilindiği üzere 1991-94 savaşı sonrasında dahi DK Cumhuriyeti sınırları, tarihi Ermeni toprakları olan o çok daha geniş araziyi içermiyordu. Ayrıca eski DKÖB`ye ait toprakların büyük bölümü, örneğin Şahumyan bölgesi dahi, 2020 sonrası terkedilen arazileri saymazsak, Azerbaycan hakimiyetindeydi.
1918`de Ermeni nüfusu Dağlık Karabağda 300-330 bin civarındaydı. Ekonomik büyümeyi ve bölgede oluşan güvenlik sisteminin varlığı da düşünülecek olursa, 1988`de bu nüfusun 700-800 bina ulaşması gerekirdi. 1918-20 yıllarında Ermenilere karşı yürütülen Türk-Azeri etnik arındırma politikasına rağmen ki, bunun sonucunda nüfüsun % 20`i hunharce katledilmiştir (o dönem sadece Şuşi`deki 35 bin Ermeniden birçoğu öldürüldü), yine de 1923`te oluşturulan Dağlık Karabağ Özerk Bölgesinde Ermeniler nüfusun % 95`ini, Azeriler ise sadece % 3`ünü oluşturmaktaydılar. Yaklaşık 70 yıl süren sistemli ayrımcılık ve göçe zorlama politikasını ısrarla uygulanması koşullarda Ermeni nüfusun artışı düşmüş, Ermenilerin oranı % 77`ye gerilemişti. Tabi Azerbaycan`dan gerçekleştirilen sistematik göç nedeniyle Azeri nüfusu da tam aksine giderek artmıştı. 1989 SSCB nüfus sayımına göre DKÖB nüfusu 189 bindi, bunun 145 bin 500`ü Ermeni (%76.9), 44 bini 600`ü Azeri (% 21.5). Şahumyan`da 17 bini aşkın Ermeni yaşamakta olup (Nüfusun % 80`), burada Azerbaycanlı sayısı ise 3 bindi. Bu nüfus sayımına Sumgayit`ten ve Azerbaycanın diğer şehirlerinden Özerk Bölgeye kaçmış olan 23 bin Ermeni, orada kayıtları olmadıkları için dahil edilmemişti. Böylece DKÖB`de ve Şahumyan bölgesinde Ermenilerin toplam sayısı 185 bindi, Azerilerinki 44 bin, nüfusun geri kalan 3 bin 500`ü ise Rus, Ukranyalı, Rum ve Tatardı vsr.
1930`lu yıllarda Dağlık Karabağın kuzey bölgelerinde, (Daşkesen, Şamkhor,Gedabek ve Hanlar ilçelerinde), Ermeni nüfus çoğunluğunun oranını düşürmek amacıyla Dağlık Karabağ sınırlarını yeniden çizdiler. Ancak buna rağmen Kuzey Karabağ`da 1988 yılı verilerine göre Ermeniler ezici çoğunluk teşkil etmekteydiler, onların nüfusu 83 bin 400`dü, (Hanlar bölgesinde 14 bin 600, Daşkesen bölgesinde 7 bin 300, Şamkhor bölgesinde 12 bin 400, Gedabek bölgesinde 1000 ve Gence şehrinde 48 bin 100).
Bu sayılar Ermeni nüfusun sadece Kuzey Karabağda değil, Özerk Bölge genelinde Azeri nüfusunun tamamından kat kat fazla olduğunu göstermektedir. Sırf Gence şehrinde Ermeniler Dağlık Karabağdaki Azerbaycanlıların toplam nüfusundan 7 bin fazlaydılar ve sayıları Şuşide ikamet edenlerin sayısını 4 kez katlamaktaydı.
Böylece 1988`in sonlarında Dağlık Karabağ`da (DKÖB, Şahumyan bölgesi ve Kuzey Karabağ da buna dahil) toplam Ermeni nüfusu 268 bindi.
Kuzey Karabağ Ermenilerinin yurtlarından sürülmesi 1988 yılının sonbaharında başladı ve 1991’in sonlarında tamamlandı. Kuzey Karabağ Ermenileri çoğunlukla Ermenistan`a yerleştiler, bir kısmı Rusyaya göç etti, bir kısmı da Dağlık Karabağa geri döndü. 1992`nin yaz ve sonbaharındaki çatışmalarda Azerbaycan ordusu Şahumyan bölgesini tamamen, Matakert bölgesinin üçte ikisini, Martuni, Askeran ve Hadrut bölgelerinin bir kısmını işgal etti. Böylece 66 bin Ermeni ya sürüldü, ya da mülteci durumuna düştü. İşgal edilen bölgeler geri alındıktan sonra (Şahumyan bölgesi ile Martuni ve Martakert bölgelerinin bir kısmı hariç) 35 bin mülteci kendi yurtlarına, Dağlık Karabağa geri geri döndü. Ancak dönenler kendi evlerine yerleşemediler, zira köyleri tamamen yerle bir edilmiş, ya da geçici de olsa hala Azerbaycanlıların kontrolündeydi.
1991-94 yıllarındaki savaş sonrasında DKC nüfusunun üçte biri ya mülteci olmuş, ya da yurdundan sürülmüştü. Dağlık Karabağ`da, kuzey bölgedekilerle birlikte, sügün edilen ve mülteci durumuna düşenlerin sayısı 144 bindir ve bu sayı 1988 nüfus sayımına göre Dağlık Karabağın (DKC ve Kuzey Karabağ da da dahil) toplam Ermeni nüfusunun % 54`üne eşittir. Demek oluyor ki, her üç Ermeniden biri Karabağ`dan sürülmüş, ya da kaçmak zorunda kalmıştır.
(Genel olarak 350 bini aşkın Ermeni Azerbaycanı mecburen terkedip, Ermenistan`a, Rusya veya diğer BDP ülkelerine yerleşmiştir).
İşgal edilen Dağlık Karabağ Cumhuriyeti toprakları
Azerbaycan ile Dağlık Karabağ Cumhuriyeti arasında çıkan çatışmalar sonucunda Azeri birlikleri DKC topraklarının % 15`ini işgal etmiş (yaklaşık 750 km. kare), bu arada Şahumyan bölgesi tamamen (600 km. kare), Martuni ve Martakert bölgelerinden de bazı kısımları kendi topraklarına katmış bulunmaktadır. 2020 yılında işgal edilen bu topraklara Şuşi ve Hadrut bölgeleri de eklenmiştir.
Önceden DKC hakimiyetinde bulunan topraklar
Azerbaycan yönetimi ve bunun propaganda unsurları devamlı Azerbaycan topraklarının % 20`inin Ermeni işgali altında olduğunu, yaklaşık bir milyondan fazla insanın mülteci durumuna düştüğünü veya sürülmüş olduğunu iddia etmektedir. Ancak Azerbaycan yönetimince yayımlanan haritalarda DK Savunma Ordusunun kontrolündeki topraklar 8 780 km. kare (aslında 7 059 km. karedir) olarak verilmekte, oysa Azerbaycan 86 600 km. kare yüzölçüme sahiptir. En basit matematik hesaplama bile yapacak olsak, Dağlık Karabağa çevre bölgeler (Laçin, Kelbacar, Kubatlı, Zangilan, Cebrail, aynı zamanda Ağdam ve Fizulinin belirli kısımları) Azerbaycan yüzölçümünün sadece % 8`ini teşkil etmektedir. Bir an Azeri iddiaları doğrultusunda Dağlık Karabağı Azerbaycan Cumhuriyetinin bir parçası dahi sayacak olsak ve DKC`i de buna katsak, bu topraklar Azerbaycanın yüzölçümünün % 20`sine değil, sadece % 13`üne denk gelmektedir.
Mülteciler ve iç göçe tabi Azerbaycanlılar
DKÖB`deki Azeri nüfus (toplam sayıları 40 600`ü bulmakta ve toplam nüfusun % 21.5`ini oluşturmaktaydı) 1991-92 çatışmaları sırasında Dağlık Karabağı tamamen terketti. Şahumyan`daki Azeriler 4 Azeri köylerinde kalmayı sürdürdüler. Dağlık Karabağa bitişik bölgeler ile Kuzey Karabağ`da yaşayan Azerbaycanlılar da herhangi bir mağduriyete uğramadılar. Bilakis, 100 bini aşkın Azerbaycanlılar Ermenilerce terkedilen ev ve konutlara yerleştiler.
Azeri kaynaklarına göre DKC Savunma Ordusunun kontrolüne geçen 7 bölgedeki nüfus 1989 verilerine göre 483 bin 900`dü. Bu arada hemen belirtelim ki, Ağdam ve Fizuli bölgeleri Dağlık Karabağ`ın kontrolüne kısmen geçmişti, buralardan ayrılanların toplam sayısı ise 420 bin olup, bunların 45 bini 1997`de, Azeri kaynaklarının belirttikleri üzere, kendi evlerine döndüler. Böylece bahsi geçen o yedi bölgede mülteci sayısı 375 bindir, (bunlardan 40 bini Rusyaya göç etti).
Gerçi Ermenistan`dan göç eden 168 bin Azerbaycanlı, evlerini değiştirmeleri ya da karşılığında tazminat almaları nedeniyle mülteci sayılmasa da, bunların sayısı üzerine Dağlık Karabağ`dan ayrılan 40 bin Azeriyi de ekleyecek olursak, toplam sayıları 583 bin etmektedir, bu da Azerbaycanın o zamanki toplam nüfusunun % 7.9`una eşittir. Dolayısıyla “Azerbaycan topraklarının % 20`sinin işgal edilmiş” olduğu gibi, “Azerbaycan`da 1 milyon mültecinin” varlığına dair iddiların, propaganda amaçlı yalanlardan ibaret olduğu, açıkça meydana çıkmaktadır.
1994`yılına dair karşılaştırmalı veriler
Azerbaycan tarafında işgal edilen DKC toprakları |
| DKC Savuma ordusunun kontrolündeki Azerbaycan toprakları |
%15 |
| % 8 |
|
|
|
DKC topraklarında mülteciler ve sürgün edilenler (toplam nüfus yüzdesi) |
| Azerbaycan`da mülteciler ve ülkeden sürülenler (toplam nüfus yüzdesi) |
% 33 |
| % 7.9 |